23 Şubat 2008 Cumartesi

Söz Sanatları

SÖZ SANATLARI

TEŞBİH (BENZETME):


İki varlığın ortak özelliklerinden yararlanarak onlardan zayıf olanı, güçlü olana benzetmektir.
Tam benzetmede dört unsur bulunur. Bunlar:
-Benzeyen:Benzetilen öğelerden zayıf olanıdır.
-Kendisine Benzetilen:Benzetilen şeylerden güçlü olanıdır.
-Benzetme Yönü:Benzetilen şeyler arasındaki ortak ilgi.
-Benzetme Edatı:Benzerliği ortaya koyan kelimeler.
Örnek:

*Çocuk tilki gibi kurnazdı. (B-KB-BE-BY)

*Aslan gibi kuvvetli çocuk

1.Benzetilen: Aslan

2.Benzetme edatı: Gibi

3. Benzetme yönü: Kuvvetli

4.Benzeyen : Çocuk

Bunlardan benzeyen ve benzetilen aslî unsurlardır.

*Kar gibi beyaz ekmeği vardı.
*Yanmış bir tavan gibi çöken akşamın altında
Dinleriz, haykırarak kaçışan kargaları.

Teşbih-i Beliğ (Yalın Teşbih):Sadece kendisine benzeyen ve benzetilenden oluşan teşbihtir.
*Şair sevgilisine : "Ay yüzlüm, şeker sözlüm, gül dudaklım." diyor.
*Patron tilkidir.

*Gönül Kuşu

*Altın başaklar
Kısaltılmış benzetme:Kafası kazan gibi oldu.

Altın gibi başaklar

Pekiştirilmiş benzetme:Dudakların elmadan etli / Altın sarısı başaklar


TEŞHİS (KİŞİLEŞTİRME) ve İNTAK (KONUŞTURMA) :

Teşhis, insan dışındaki canlı ve cansız varlıkları, düşünen, duyan ve hareket eden bir insan kişiliğinde göstermek, kişileştirmektir. Varlıklar insan gibi konuşturulursa buna intak denir.

İntak ve Teşhis aynı yerde bulunur ancak teşhisin olduğu her yerde intak olmayabilir. Her teşhis aynı zamanda kapalı istiaredir.

*Boynu bükük adalar tanıyor sanki bizi.(adalar insana benzetilmiş K.İ.aynı zamanda kişileştirme)

*Dinle yolcu bu ses onun sesidir

Sinsi adımlarla akşam yürüyor.(Kişileştirme)

*Mor menekşe:"Bana dokunma" diye bağırdı. (T/İ)

*Minik kuş:"Anne beni rüyalar ülkesine götür."diye yalvarıyordu.(T/İ)

*Sabahleyin kozasından bakan gelincikler sorar bu dünyaya
-Ne dersin?
Kanatlanıp uçalım mı?
Çiçek olup açalım mı? (T/İ)

*Onun ölümüne gökyüzü ağladı.

*İçmiş gibi geceyi bir yudumda,
Göğün mağrur bakışlı bulutları.

*Ay suda bestelerken en güzel şarkısını

Küreklerim de suya en derin şiiri yazdı.


MÜBALAĞA (ABARTMA):

Bir sözün etkisini arttırmak için bir şeyi olduğundan üstün ya da aşağı göstermeye mübalağa denir.
Örnek:

“Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın

Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın”

“Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın.” mısraında şair bir şehidin tarihe sığmayacağını ifade ile güzel bir mübalağa örneği veriyor.

*Alem sele gitti gözlerimin yaşından.
*Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir;savurur enkaz-ı beşer.
*Aramazdık gece mehtabı yüzün parlarken
Bir uzak yıldıza benzedi güneş sen varken.

HÜSN-İ TALİL (GÜZEL NEDENLEME):

Gerçek nedeni bilinen bir olayı, bir durumu daha güzel bir nedenle oluyormuş gibi gösterme sanatıdır.

Örnek:

Gül-i ruhsarına karşu gözümden kanlı akar su

Habibim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı

beytinde şair çok ağladığı için gözyaşları bulanık yani kanlı akmaktadır. Oysa şair bunu ilkbaharda sular bulanık akar benim de gözyaşlarım senin yanağının gülüne karşı bulanık akmakta diye söyleyerek güzel bir sebebe bağlıyor.

*Ateşten kızaran bir gül ararda
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi

*Hak-i payine yetem der ömürlerdir muttasıl
Başını taştan taşa urup gezer avare su.

*O kadar çaldı ki yürekten
Türküler aşındırdı kavalı.
*Güzel şeyler düşüneli diye /Yemyeşil oluvermiş ağaçlar

*Sen gittin yaslara büründü cihan, /Solar dallarında gül dertli dertli

TECAHÜL-İ ARİF (BİLMEMEZLİKTEN GELME):

Bir olayı, bir durumu, nesneyi çok iyi bildiği halde bilmez görünme ve bunu bu biçimde anlatma sanatıdır.
*Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz?
*Geç fark ettim taşın sert olduğunu
Su insanı boğar,ateş yakarmış.
*Göz gördü, gönül sevdi seni yüzüm mahım
Kurbanın olam var mı benim bunda günahım.

*Durur dallarda kanlı bülbüller

Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer


TARİZ (DOKUNDURMA) :

Alay, yergi ,sitem amacıyla bir sözün anlamca tersinin, karşıtının kastedilerek kullanılması, anlatılmak istenenin dolaylı bir biçimde söylenmesidir.

Örnek:
*Düşük alan bir öğrenciye:"Allah nazardan korusun, bu ne büyük başarı."demek gibi.
*Kendi kalesine attığı gollerle usta bir golcü olduğunu kanıtladı.

*Senin gibi dostum varken düşmana ne gerek.

*Çok iyi iş becermişsin, bir çuval inciri berbat ettin.

CİNAS:

Yazılış ve söylenişleri aynı, anlamları farklı sözcükleri bir arada kullanma sanatıdır.
Örnekler:

*Gam zedeler:

Gam vurur gam-zedeler gam-zede: gam felaketine uğramış kişi

Sinem hakkak delemez gamze: yan bakış

Delerse gamze deler hakkak: taş kazıyıcı

*yaz:

Eyleme vaktini zayi, deme kış yaz oku yaz

*yer:

Kısmetindir gezdiren yer yer seni
Arşa çıksan da bu akıbet yer yer seni.
*gül:

Bu ne güzel bir gül
Hiç ağlama hep gül.
*geç:

Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç

Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç

İSTİARE (EĞRETİLEME)

Bir kavramın benzetme amacıyla başka bir kavramın yerine kullanılmasına denir.

A)AÇIK İSTİARE:

Kendisine benzetilenin söylenip, benzeyenin söylenmediği istiaredir.

İki kapılı bir handa/Gidiyorum gündüz gece (KB:Han/ B:dünya-söylenmemiş-)

Şu beşikte yatan meleğe bakın. (KB:melek /B:insan-söylenmemiş-)

Sınırlarımızda aslanlarımız bekliyor. (KB:aslan/ B:insan-söylenmemiş-)

İnatçı keçi benimle konuşmadı.(KB:keçi / B:insan-söylenmemiş-)

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? (KB:kar / B:saçların ağarması-söylenmemiş-)

Biricik kuzumu kazada kaybettim. (KB:kuzu / B:çocuk-söylenmemiş-)

B)KAPALI İSTİARE: Sadece benzeyenin kullanılmasıyla yapılan istiaredir. Kişileştirme olan yerde kapalı istiare vardır.

Güller ağladı sabaha kadar (B:gül / KB:insan-söylenmemiş-)

Oğlu büyüyünce yuvadan uçup gitti (B:oğul / KB:kuş-söylenmemiş-)

Martılar özgürlük şiirlerini okuyordu gökyüzünde (B:martı / KB:insan-söylenmemiş-)

Ninniler söylermiş serin dere (B:dere / KB:insan-söylenmemiş-)

MECAZ-İ MÜRSEL (DÜZ DEĞİŞMECE_AD AKTARMASI)

Bir sözü benzetme amacı gütmeden aralarında bulunan değişik bağıntılar nedeniyle başka bir sözcüğün yerine kullanma sanatıdır.

a)Parça – bütün bağıntısı:

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal (Ay. Ay, bayrağın parçasıdır)

Vapur, Üsküdar’a yanaştı. (İskeleye)

Sana saçını kestir demedim mi? (Saçın bir kısmı)

Genç kız sigarasını hırsla yaktı. (Sigaranın ucu)

b)İç-dış bağıntısı:

Beş tabağı yedi. (dış-iç)

Ayaklarını çıkar (iç-dış)

c)Yer-olay;insan-yönetim

Sivas, bağımsızlığın ilk adımıdır

Tüm köy başına toplandı.

Ankara bu olayı kınadı.
d)Sanatçı-yapıt

*Öğrenciler, Ömer Seyfettin'i okuyordu. (Eserlerini)
e)Soyut-somut

Öğretmenler, gençliğe sahip çıkınız.(Genç insanlara)

f)Yön-insan(ülke –kıta-bölge)

Batı, bilimde daha ileridir.

g)Neden-sonuç

Tarlalara bereket yağdı. (yağmur)

TEZAT (KARŞITLIK):

Anlamı güçlendirmek amacıyla iki karşıt düşüncenin karşılaştırmalı biçimde bir arada kullanılması sanatıdır.

*Ağlarım hatıra geldikçe gülüşlerimiz.

*Gülmek ol goncaya münasiptir.
Ağlamak bu dil-i hazine gerek.

*Neden böyle düşman görünürsünüz.
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar.

*Ben de gördüm güneşin doğarken battığını

*Karanlıklar kudurdukça yerinden

Aydınlıklar fırlamakta derinden


TEVRİYE:

Birden çok anlamı olan bir sözcüğün aynı cümle, dize ya da beyitte en az iki anlama gelebilecek bir biçimde kullanılmasıdır. Sanatçı tevriyeyi amacını gizlemek için yapar.
Örnek:

Sordum nigarı, dediler ahbab (nigar:sevgili)

Semt-i Vefa'da doğru yoldadır.

beytinde vefa "bir semt adı ve sadakat" manalarıyla , doğru yol " yolun düzlüğü ve seçilen tavrın doğruluğu" anlamlarıyla tevriyeli olarak kullanılmıştır

*Sarımsak da acı ama evde gerek bir dişi

*Bu kadar letafet çünkü sende var / Beyaz gerdanında bir de ben gerek

TELMİH (ANIMSATMA):

Anlama güç katmak amacıyla bir mısrada veya cümlede geçmişte yaşanmış olan, herkesçe bilinen bir olaya veya efsaneye değinme, onu anımsatma sanatıdır.

Örnek:

*Aşk-ı sadık menem Mecnun'un adı var.

*Uçmakta konmadan kıyısız bir denizde ruh

Benzer mi böyle bir kuşa Tufan içinde Nuh?

TEKRİR (YİNELEME)

Anlatıma güç vermek için bazı sözcükleri yineleme sanatıdır.

Örnek:

*Beni bende demen, bende değilim

Bir ben vardır bende benden içeri

*Çal sevdiceğim, çal meleğim çal.

KİNAYE (DEĞİNMECE):

Bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlama gelecek şekilde kullanmaya kinaye denir.Bu kullanımda mecaz anlam kastedilir. Gerçek anlam düşündürülür.

Örnek:

Şu karşıma göğüs geren

Taş bağırlı dağlar mısın

beytindeki taş bağırlı deyimi ile hem dağların taş ve topraktan meydana gelmiş olması; hem de merhametsiz, yüreksiz olmak anlamı kastedilir. Buradaki merhametsiz mecazi anlamdır.

*Ali gözü açık bir çocuktur.
*Kadın yoldan çıkmış

*Bu ağır yükü taşıyamaz o

TENASÜP (UYGUNLUK):

Anlamca birbirleriyle ilgili sözcükleri veya birbirini çağrıştıracak sözcükleri bir cümle ya da dizede birlikte kullanma sanatıdır.

Örnek:

Ol peri-veş kim melahat mülkinün sultanıdur

Hükm anın hükmü bana ferman anın fermanıdır.

beytinde padişahlık müessesesi ile ilgili olarak "sultan, hüküm, ferman, mülk" kelimeleri birbiriyle ilgilidir.

* Bir gemi yanaştı Samsun’a sabaha karşı

Selam durdu kayığı, takası

Selam durdu tayfası.

ALİTERASYON:

Dizelerde veya söz içinde bir ahenk sağlamak için aynı sesi veya aynı heceyi yinelemektir.
Örnek:

*Av avladılar, kuş kuşladılar

*Seherlerde seyre koyuldum semayı deryayı.

Seci:

Düzyazı içinde görülen ses benzerliğidir.

*İlahi, gönlüm oduna ne yaktınsa o tüter. İlahi, vücudum bahçesine ne diktinse o biter.

İSTİFHAM (SORULAMA)

Soru sorma sanatıdır.

*Bana çiçek göndermiş,

Beni seviyor mu?

NİDA

Sesleniş

*Ey Yolcu!

*Ey Türk Milleti!

2 yorum:

Adsız dedi ki...

kardeşim elıne sağlık yaılımı burdan çalıştım çok güzel almışsın saol elıne sağlık

Adsız dedi ki...

Bilgiler için çok teşşekür ederim...çok anlaşılır tanımlar ve süper örnekleriniz içinde tekrar teşekkür ederim...EMEĞİNİZE SAĞLIK...