23 Şubat 2008 Cumartesi

Divan Edebiyatı Nazım Şekilleri

DİVAN EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ

A)BEYİTLERLE KURULAN NAZIM ŞEKİLLERİ

a) Gazel: Aşk, şarap,tabiat güzellikleri, sevgilinin aşığa çektirdiği cefa, ayrılık acısı, özlem, zamandan yakınma gibi konular anlatılır. Gazel 5-15 beyitten meydana gelmiştir.

  • Gazelin ilk beytine matla (gazelin doğduğu beyit), son beytine makta (gazelin kesildiği beyit) denir.
  • Matla beyitinin altındaki beyite hüsn-i matla (matla beytine güzellik katan beyit) denir.
  • Makta beyitinin üstündeki beyite hüsn-i makta (makta beytine güzellik katan beyit) denir.
  • Gazelin en güzel beytine beytü'l-gazel adı verilir.
  • Konu bütünlüğü olan gazele yek-ahenk adı verilir.
  • Beyitleri arasında konu birliği bulunan ve her beyti aynı güçte olan gazele yek-avaz adı verilir.
  • Gazelin kafiye düzeni aa, ba, ca, da, ea, fa ... şeklindedir. Aruzun uzun kalıplarıyla yazılır, bu yönü itibariyle mesneviden ayrılır. Gazeli oluşturan mısraların ortasında iç kafiye varsa buna musammat gazel denir.
  • Gazel, divan şiirine en çok kullanılan nazım şekillerindendir. Bu alanda Fuzulî, Baki, Nedim gibi şairler mükemmel örnekler vermişlerdir.

Örnek:

Beni cândan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı

Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı

Kamu bîmârına cânân devâ-yi derd ider ihsân

Niçin kılmaz mana dermân meni bîmâr[ı] sanmaz mı

Gamım pinhân dutardum ben dediler yâre kıl rûşen

Desem ol bî-vefâ bilmen inanur mı inanmaz mı

(…)

FUZÛLÎ

b) Kaside: Herhangi bir konuyu veya kişiyi övmek maksadıyla yazılmış, aa, ba, ca, da, ea, fa… kafiye düzeniyle süren 33-99 beyitli manzumelerdir.


  • İlk beyte matla, son beyte makta, şairin mahlasının geçtiği beyte tac beyit, en güzel beyte beytü'l-kasid denir.
  • Kasidenin bölümleri:
    • Nesib veya teşbib: Kasidenin giriş kısmına denir. Bir doğa ya da bir yer tasviri yapılır.
    • Girizgah: Asıl maksada geçilen beyittir.
    • Medhiyye:Tanrıyı, peygamberi ya da ileri gelen kişileri övme bölümüne denir. Bu bölümde beyit sayısı çoktur.
    • Fahriye:Ozanın kendisini övdüğü bölümdür.
    • Tegazzül: Aynı ölçüde araya sıkıştırılan gazeldir.
    • Dua:Övülen kişi için Tanrı’dan iyi dileklerde bulunan bölümdür.
  • Divan ozanları övdükleri kişilerden ‘caize’ adı verilen bahşişler alırlardı. Bu nedenle kaside sunmaya elverişli birtakım fırsatları kollarlardı. Kasidelerini sundukları zamana göre bahariye (bahar kasidesi), şitaiye (kış kasidesi), ramazanniye (ramazan kasidesi), idiyye (bayram kasidesi), cülussiyye (padişahın tahta çıkması dolayısıyla yazılan kaside), suriyye (düğün kasidesi),
  • Kasideler konularına göre çeşitlere ayrılır.
    • Tevhid:Tanrı’nın birliğini anlatan kaside.
    • Münacat:Tanrı’ya yalvarmak için yazılan kaside.
    • Naat: Peygamberi, din büyüklerini, tarikat büyüklerini övmek için yazılan kaside.
    • Medhiye: Devrin ileri gelen kişilerini övmek için yazılan kaside.
  • Baki, Fuzulî, Nef'î bu sahada güzel örnekler vermiştir.

Örnek 1: (aa/ba/ca/da)

Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlare su

Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su

Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem

Yâ muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su

Zevk-i tîginden aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk

Kim mürûr ilen bıragur rahneler dîvâre su

Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânın sözün

İhtiyât ilen içer her kimde olsa yare su

(…)

FUZULİ

Örnek 2:

Bu şehr-i Sitanbûl ki bî-misl ü behâdır

Bir sengine yekpâre Acem mülkü fedâdır

Bir gevher-i-yekpâre iki bahr arasında

Hurşîd-i cihân-tâb ile tartılsa sezâdır

Altında mı üstünde midir cennet-i a'lâ

Elhak bu ne hâlet bu ne hoş âb u hevâdır

İnsâf[ı] değildir anı dünyâya değişmek

Gülzâr[ı]ların cennete teşbîh[i] hatâdır

İstanbul'un evsâfını mümkün mü beyân hiç

Maksûd[ı] hemân sadr-ı kerem-kâra senâdır

Ez-cümle Nedîmâ kulun ey Âsaf-ı devrân

Müstağrak-ı lütf u kerem ü cûd u atâdır

Mef'ûlü / Mefâîlü / Mefâîlü / Feûlün

NEDİM

c) Mesnevi: Divan edebiyatına Fars’ların kattığı bir nazım biçimidir.

  • Mesnevide her beytinin dizeleri kendi aralarında uyaklıdır.
  • Beyit sayısı herhangi bir ölçüyle sınırlı değildir, konunun uzunluğuna bağlıdır.
  • Aruz ölçüsünün kısa kalıplarıyla yazılır.
  • Her beyit başlı başına bir bütündür. Cümleler, beyit sonlarında biter, alttaki beyite geçmez. Ancak mesnevilerde belli konular işlendiği için beyitler arasında anlam bağıntısı vardır.
  • Bir şairin beş mesneviden oluşan eserler bütününe ‘hamse’ denir.

ÖRNEK 1:(aa/bb/cc/dd..)

Bir eşek var idi zaîf ü nizâr

Yük elinden katı şikeste vü zâr

Gâh odunda vü gâh suda idi

Dün ü gün kahr ile kısuda idi

Ol kadar çeker idi yükler ağır

Ki teninde tü komamışdı yağır

Nice tü, kalmamışdı et ü deri

Yükler altında kana batdı deri

(…)

Şeyhi

ç)Kıt’a: En az 2, en çok 12 beyit olur. Aruz ölçeğinin her kalıbıyla yazılabilir. Genellikle şairin mahlası anılmaz. Kıta biçimi ile felsefi ve toplumsal düşünceler, yergiler, eleştiriler yazılır. Belli bir düşünceyi anlatmak amacıyla yazıldığı için beyitler arasında anlam bağıntısı vardır.

ÖRNEK:

Ey felek maksadın ülfet mi adavet mi nedir
Yoksa ol mâh ile uşşâka felâket mi nedir
Ermeden vuslata hicrana eriştik amma
Anlasam bari bidayet mi nihayet mi nedir

Şeyh Galip

d)Müstezat:Uzun ve kısa dizelerin ardı ardına gelmesiyle kurulan özel bir gazel biçimidir. Uzun dizelerde uyak örgüsü gazel gibidir. Kısa dizeler ya kendi aralarında ya da uzun dizelerle uyaklı olurlar. Çoğunlukla aruzun "mef’ulü/ mefailü/ mefailü/ feulün kalıbı kullanılarak yazılırlar.

ÖRNEK:

“Sen kim gelesin meclise bir yer mi bulunmaz
Baş üzre yerin var.
Gül goncasısın guşe-i destar senindir.
Gel ey gül-i rana.”

Nedim

B)DÖRTLÜKLERLE KURULAN NAZIM ŞEKİLLERİ



a) Rübâi: Rübai, 4 dizeden oluşan bir tek dörtlüktür. Uyak örgüsü aaxa şeklindedir. Bütün dizeleri uyaklı olan (aaaa) rübailer de vardır.

Rübâilerde genellikle bir görüşü, bir düşünceyi ifade eden felsefe ağırlıklı konular işlenir. Bu türde en güzel örnekleri İranlı şair Ömer Hayyam (17.yy.) vermiştir.

ÖRNEK 1:

Bir kalb ki onun sevmesi, aldanması yok.

Tutkunluğu yok, bir güzele yanması yok.

Bin kez yazık olsun sevisiz bir yüreğe,

Aşksız geçecek günlerin faydası yok

ÖMER HAYYAM

ÖRNEK 2:

Bir merhaleden güneşle derya görünür.

Bir merhaleden her iki dünya görünür.

Son merhale bir fasl-ı hazandır ki sürer,

Geçmiş, gelecek cümlesi rüya görünür

YAHYA KEMAL BEYATLI

b) Şarkı: Divan şiirine Türkler'in kazandırdığı bir nazım şeklidir. Bestelenerek söylenmek için yazılır. En az 3, en çok 5 bend olur. 18. yüzyılda gelişmiş ve yaygınlaşmıştır. Bu türün ustası Nedim'dir.

ÖRNEK (aaaa/bbba/ccca…)

Yine oldum esîri âh bir şûh-ı sitemkârın

Ki dilber sevmemiş, bilmez belâsın âşık-ı zârın

Ne kâfirliklerin gördüm ben ol zülf-i siyehkârın,

O ebrûnun, o zâlim gamzenin, ol çeşm-i mekkârın

O tıfl-ı nâzı gördüm rûyine hurşîd eser etmiş

Haberdâr olmamıştım, sonra bildim neylemiş n'etmiş

Meğer, zâlim kaçıp tenhâca Sa'dâbâd'a dek gitmiş

Temâşâ eylemiş âlâyını şevketlü hünkârın

Gezermiş kasrın etrâfında yer yer tâze meh-rûlar

Mükehhal gözlü, şîrîn sözlü, Leylî yüzlü âhûlar

Hemân alkış sadâsın andırırmış çağlayan sular,

Ederlermiş duâsın pâdişâh-ı ma'delet-kârın

(…)

NEDİM

c) Tuyuğ: Tek dörtlükten oluşur. Manilerin klâsik şiirdeki örneği gibidirler. Kafiyelenişi aaxa şeklindedir. Fâilâtün / fâilâtün / fâilün vezniyle yazılır. Cinaslı kafiye kullanılır. Divan edebiyatına Türkler katmıştır. Tuyuğlarda hikmetli, tasavvufî ve felsefî konular dile getirilir. Kadı Burhaneddin, tuyuğ nazım şeklini kullanan şairlerimizin başında gelir.

ÖRNEK

Hak ne yazmış ise ezelde bolur

Göz neni ki göreceg ise görür

İki âlemde Hak'a sığınmışız

Tohtamış ne ola, ya Ahsah Temür?

Fâ'ilâtün / Fâ'ilâtün / Fâ'ilün

Kadı Burhaneddin

ç)Murabba : Dörder dizelik bendlerle kurulmuş bir nazım şeklidir. En az üç en çok yedi bendden oluşur. Uyak örgüsü (aaaa / bbba) şeklindedir. Son dizeler nakarat olabilir.

ÖRNEK:

Geçti cânânın firâkı cânıma

Tîr-i cevri gibi girdi kanıma

Nâleden bir kimse gelmez yanıma

Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma

Bahr-i aşkına olal'dan âşinâ

Yad oluptur cümle-i âlem bana

Yalınız kaldım garîb ü mübtelâ

Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma

Yaktı yandırdı beni nâr-ı firâk

İşidenlerden ırak olsun ırak

Hey ne müşkil derd olur bu iştiyâk

Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma

Derd[i]mendine şefâat eylesin

Hâtırım sorsun inâyet eylesin

Bî-vefâlıktan ferâgat eylesin

Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma

Âşık olal'dan ana leyl ü nehâr

Aşkım artar eksilir sabr u karâr

Olmasın Yahyâ gibi mahzûn u zâr

Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma

Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün

Yahya Bey

d) Terkib-i Bend: 5-10 beyitlik bendlerden kurulur.

  • Uyak örgüsü “aaaaaaaaaaaabb ccccccccccccdd” ya da “aaxaxaxaxaxabb ccxcxcxcxcxcdd” şeklindedir.
  • İki bölümden oluşur. Vasıta (bendlerin son beyiti) ve Terkibhane (Vasıtanın üstündeki beyitlerin bütünü).
  • Bu türle felsefi ve toplumsal düşünceler, zamanın kötülüğünden yakınmalar ve mersiyeler (ağıtlar) yazılır.

ÖRNEK (aa/ba/ca/da…)

Pek rengine aldanma felek eski felektir;

Zîrâ feleğin meşreb-i nâ-sâzı dönektir

Yâ bister-i kemhâda ya vîrânede can ver,

Çün bay u gedâ hâke berâber girecektir

Allâh'a sığın şahs-ı halîmin gazabından,

Zîrâ yumuşak huylu atın çiftesi pektir!

Yaktı nice canlar o nezâketle tebessüm,

Şîrin dahi kasdetmesi câna gülerektir

Ziya Paşa

e)Terci-i Bend:Terkib-i Bend gibi 5-10 beyitlik bendlerden oluşur. Birinci bendin vasıta beytinin dizeleri kendi arasında uyaklıdır. Bu beyit, hiç değişmeden öteki bendlerin sonlarında da tekrarlanır.

Terkib-i bend ile arasındaki ayrım: Vasıta beyti nakarat şeklinde bentlerin sonunda tekrar edilirse terci-i bend, sadece kafiye bakımından aralarında ilgi varsa terkib-i bend adı verilir.


2 yorum:

Adsız dedi ki...

Cok tskrLer odvmı ıstedıgım gıbı hazırlıyabılecegım sonunda..

Adsız dedi ki...

hrşy için çok zaol bn bğnmişim çok çok ağzına zağlık