9 Ekim 2008 Perşembe

11 TMC TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI

BATI ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI
1. TANZİMAT EDEBİYATI (1860-1896)

Tanzimat Fermanı ile beraber edebiyatımızda da batıya yönelme başlamıştır. 1860 yılında Tercüman-ı Ahvâl gazetesinin yayımlanmaya başlaması, Tanzimat edebiyatının da başlangıcı sayılmaktadır. Bu dönemde batı edebiyatlarından yeni tür ve şekiller alınmıştır. Edebiyatımızda birçok yenilik olmuştur:

1) ROMAN ve HİKAYE
*Türk edebiyatı ilk olarak 1859’da roman türüyle karşılaşır. İlk roman çevirisini Yusuf Kâmil Paşa yapar. Fenelon’dan ‘Telemak’ (Telemaque) adlı romanı tercüme eder.
*İlk yerli roman ise Şemsettin Sami’nin 1872’de yazdığı Taaşşuk-ı Talât ve Fitnat adlı eserdir.
*Bu dönemde ilk hikâye Ahmet Mithat Efendi’nin yazdığı ‘Letaif-i Rivayet’ adlı eseridir.

2) TİYATRO

Yayınlanan ilk tiyatro eseri, Şinasi’nin ‘Şair Evlenmesi’ adlı, iki perdelik, komedi türündeki oyunudur. Eserde görücü usulü ile yapılan evlilikler eleştirilmiştir. Şinasi, oyununda meddah geleneğinden de yararlanmıştır.

GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU
A)Karagöz
Kukla oyunudur, eğlendirme amacı taşır.
Ana karakterler, Karagöz ile Hacivat’tır. Karagöz, cahil, okumamış birini temsil eder. Hacivat ise bilgili geçinen biridir, Karagöz’le sürekli tartışırlar. Oyun, ikisi arasında geçen diyaloglara dayanır.
Kuklayı oynatan kişi bütün konuşmaları tek başına yapar.
B)Ortaoyunu
Pişekar, Kavuklu, Zenne gibi tiplerin şehir meydanlarında oynadıkları güldürü amaçlı seyirlik oyundur.
Metinsiz ve suflörsüz oynanan bir oyundur.
C)Meddah
Tek kişilik bir oyundur.
Meddah, canlandırdığı tipleri kendi lehçesiyle taklit eder.

3)GAZETE
*İlk gazete 1831 yılında çıkarılan Takvim-i Vekayi’dir. Bu, resmî bir gazetedir.
*Ceride-i Havadis, yarı resmî bir gazete olarak 1840’ta İngiliz William Churchill tarafından çıkarılmıştır.
*İlk edebî ve özel gazete ise 1860 yılında Şinasî ve Âgâh Efendi tarafından çıkarılan Tercüman-ı Ahval’dir.
*Daha sonra Şinasî tek başına 1862’de Tasvir-i Efkâr gazetesini çıkarmaya başlar.
*Bu gazetelerin dışında Muhbir (1866), Hürriyet (1867), Basiret (1869), İbret (1871), Devir (1872), Bedir (1872) gibi gazeteler de bu dönemde çıkarılmıştır.
A. TANZİMAT EDEBİYATI BİRİNCİ DÖNEM (1860-1876 arası)
1860-1876 yılları arasında Tanzimat edebiyatının birinci dönem temsilcileri arasında Şinasi, Ziya Paşa, Namik Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami ve Ahmet Vefik Paşa yer alır.

Tanzimat edebiyatı 1. dönemin özellikleri:
“Sanat toplum içindir.” görüşü benimsenmiştir.
Fransız edebiyatı ve romantizmden etkilenmişlerdir.
Batı edebiyatından tiyatro, roman, hikaye, makale ve eleştiri gibi batıdan alınan türler bu dönemde edebiyatımıza girmiştir.
Noktalama işaretleri de ilk defa bu dönemde kullanılmıştır.
Şinasi ile başlayan gazetecilik gelişir ve etkili bir iletişim aracı olur.
Bu dönem sanatçıları, edebiyatın yanında siyasetle de ilgilenmişlerdir.

Şiir:
Şiirde ‘toplum için sanat’ anlayışı güdülmüştür.
Şiirlerini düşüncelerini ortaya koymada bir araç olarak görmüşlerdir. Bu nedenle şiirde biçim ve estetik güzellik değil, içerik ön plandadır.
“Medeniyet, hak, adalet, kanun, reis-i cumhur, vatan, hürriyet” gibi yeni kavramlarla şiirin dili değişmeye başlar. Vatan ve hürriyet sevgisi gibi temalar ele alınır.
Eski nazım şekilleriyle yeni kavram ve duygular işlenmiştir.
Dilde sadeleşmeyi, ölçüde heceyi savunmuşlar ancak uygulayamamışlardır. Çoğunlukla aruz kullanmışlardır.
Nazım birimi genellikle beyittir.

Roman:
Romanlar teknik bakımından oldukça zayıftır.
Zaman zaman olay akışı kesilerek okuyucuya bilgiler verilir.
Uzun tasvirlere ve beklenmedik tesadüflere sıkça yer verilir.
Kölelik ve cariyelik, cariyelik kurumunun kötülüğü, yanlış batılılaşma gibi konular romanlarda sıkça işlenmiştir.
Kişiler tek yanlı ele alınır. İyiler hep iyidir, kötüler hep kötüdür. İyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır.
Konular günlük hayattan ya da tarihten alınabilir.

TANZİMAT EDEBİYATI 1. DÖNEM SANATÇILARI

ŞİNASİ (1826-1871)
Türk edebiyatında yeniliklerin öncüsüdür.
1860’ta Tercüman-ı Ahval (ilk özel gazete), 1862’de Tasvir-i Efkâr gazetelerini çıkarmıştır.
İlk makaleyi (Tercüman-ı Ahval mukaddimesi) yazmıştır..
Noktalama işaretlerini ilk defa kullanmıştır.
Konuşma dilini yazı diline dönüştürmüş, yalın ve açık bir anlatımla nesirlerinde düşüncelerini dile getirmiştir.
Şiirlerinde dili, nesirlerine oranla ağırdır.

Eserleri:
*Çeviri:La Fontaine’den Fablları tercüme etmiştir. Lamartin’den manzum çevirileri vardır. İlk şiir çevirilerini yapmıştır. Tercüme-i Manzume isimli eserinde tercümelerini toplamıştır.
Tercüme-i Manzume (çeviri şiirler)
*Şiirler:
Müntehabat-ı Eşar
Divan-ı Şinasi
*Oyun:Batılı anlamda ilk tiyatro olan “Şair Evlenmesi”ni yazmıştır.
*Derlediği atasözlerini “Durub-ı Emsal-i Osmaniye” adlı kitapta toplamıştır.

ZİYA PAŞA (1829-1880)
Doğu kültürüyle yetişmiş, sonradan batı edebiyatına yönelmiştir.
Fikirleriyle yenilikçidir ancak eserlerinde divan şiiri geleneğini sürdürmüştür.
Terkib-i bent ve terci-i bentleriyle ünlüdür.
“Şiir ve İnşa” adlı makalesinde, asıl şiirimizin halk şiiri olduğunu söyleyen şair, yazı dilimizin de halkın konuştuğu dili temel almasını savunmuştur.
Harabat isimli divan şiiri antolojisinde ‘Şiir ve İnşa’ adlı makalesindeki düşüncelerin tam tersini savunur. (Eski biçimlerle yeni konuları işlemiştir.)
Sade dilden yana olan şair, eserlerinde ağır bir dil kullanmıştır.
Eserleri:
Şiirler:
Harabat: Divan Şiiri antolojisi.
Külliyat-i Ziya Paşa/Eş’ar-ı Ziya: Divan şiiri tarzındaki şiirleri (gazel,
kaside ve şarkılar)
Terkib-i Bent, Terci-i Bent
Zafername: Hiciv türünde bir kasidedir. Âlî Paşa’yı yermek için yazmıştır.
Mensur eserler: Rüya, Defter-i Âmal (Hatıraları.)

NAMIK KEMAL (1840-1888)
Vatan şairi olarak tanınır.
Şiirlerinde “hürriyet, vatan, kanun, hak, adalet” kavramlarını işlemiştir. (Hürriyet Kasidesi, Vatan Şarkısı…)
Bütün edebiyat türlerinde eserler vermiştir.
Ziya Paşa’nın Harabat’ına karşı Tahrib-i Harabat’ı yazarak eski şiir geleneğine olan tepkisini ortaya koymuştur.
Tiyatro, ona göre edebi bir okuldur. Celalettin Harzemşah adlı eserinin önsözünde tiyatro ile ilgili görüşlerini açıklamıştır.
Eserleri:
Romanlar:İntibah (İlk edebî roman), Cezmi (İlk tarihî roman)
Eleştiri: Tahrib-i Harabat, Takip: İlk edebî eleştiri. (Ziya Paşa’nın Harabat’ını eleştirmek için yazmıştır), Renan Müdafaanamesi (İlk eleştiri)
Oyunlar: Vatan Yahut Silistre, Celâlettin Harzemşah, Gülnihal, Âkif Bey, Zavallı Çocuk, Kara Belâ.
Tarih alanında ve İslâm diniyle ilgili eserleri: Osmanlı Tarihi, Kanije Kalesi, İslâm Tarihi.

İntibah: Eserin diğer adı ‘Sergüzeşt-i Ali Bey’dir. Aile konusu ele alınan romanda kötü kadınların ihtiras ve entrikalarına kapılarak hem kendilerini, hem başkalarını mahveden gençler anlatılır. Roman kahramanı Ali Bey, Mehpeyker adında kötü bir kadının peşine takılarak tutku derecesinde ona bağlanır. Ali Bey, bu sırada annesi tarafından Dilaşup adında saf ve temiz bir cariye kızla evlendirilir. Dilaşup, Mehpeyker’in çabalarıyla iftiraya uğrar ve satılır. Ali Bey’i öldürmek isteyen Mehpeyker’in bu düşüncesini öğrenen Dilaşup, Ali Bey’i kurtarmak ister, ancak kendisi öldürülür.

Cezmi: Roman, tarihi bir olayı anlatır. 2. Selim zamanında İranlılarla yapılan bir savaşın anlatıldığı romanda, Cezmi vatansever bir askerdir. Eserde Cezmi’nin başından geçen olaylar anlatılır.

AHMET MİTHAT EFENDİ (1844-1912)
Edebiyat, tarih, coğrafya, ziraat, iktisat alanlarında eserler vermiştir.
Halkı eğitmek, yetiştirmek amacıyla yazmıştır.
Asıl ilgi alanları, gazetecilik, romancılık ve hikâyeciliktir.
Romanları teknik yönden kusurludur. Romanlarında akışı keserek uzun açıklamalar yapar.
Sade bir dil kullanmıştır.

Eserleri:
Romanları: Hasan Mellâh, Hüseyin Fellâh, Felâtun Bey’le Rakım Efendi, Paris’te Bir Türk, Yeniçeriler...
Çıkardığı gazeteler: Bedir, Devir, Tercüman-ı Hakikat
Hikâyeleri: Letaif-i Rivayet (Hikaye türünün ilk örneği sayılır.)

ŞEMSETTİN SAMİ (1850-1904)
Edebiyatımızda ilk yerli roman (Taaşşuk-u Talat ve Fitnat) yazarıdır.
Dil alanındaki eserleri ile tanınır.
Kamus-ı Türkî adlı sözlüğü edebiyat ve dil alanında en önemli eserlerdendir.
Eserleri:
Sözlükler: Kamusul-a’lem (Ansiklopedik sözlük ), Kamus-ı Arabî ve Kamus-ı Fransevî
Çeviri: Robenson Cruose (çeviri roman), Sefiller (Hugo’dan çeviri)

AHMET VEFİK PAŞA (1823-1891)
Milliyetçilik ve Türkçülük fikirlerini savunmuştur.
Tiyatro uyarlamaları ve çevirileri vardır. Moliere’in hemen hemen bütün eserlerini çevirmiştir.
Bursa’da bir tiyatro yaptırmış, burada tercüme ettiği eserleri sahnelettirmiş, halkı tiyatroya alıştırmıştır.
Tarih ve dil alanında önemli eserleri (Lehçe-i Osmani) vardır.
Çeviri:Şecere-i Türk (Çağatayca’dan Osmanlıcaya çeviri)
Sözlük: Lehçe-i Osmanî
Tarih eserleri: Hikmet-i Tarih ve Fezleke-i Tarih-i Osmanî



B. TANZİMAT EDEBİYATI İKİNCİ DÖNEM (1876-1896 arası)
1876-1896 yılları arasında ikinci dönemin tanınmış temsilcileri Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Sami Paşazade Sezai ve Nabizade Nazım'dır. İkinci dönem edebiyatçıların sanat anlayışları birincilerden farklıdır. İkinci dönemde sanat sanat içindir anlayışıyla eserler verilmiştir. Bunun sebebi bu devirde idarenin daha baskıcı davranmasıdır. Bu dönemde batı edebiyatı örnekleri daha başarılı bir şekilde ortaya konmuştur. Dönemin sanatçıları devlet işleriyle, siyasetle, toplum meseleleriyle değil sadece sanatla ilgilenmişlerdir. Birinci dönem sanatçılarının toplumsal sorunlarla ilgilenmelerine karşın bu dönem sanatçıları kişisel konu ve temaları işlemişlerdir. Bu yüzden dilleri daha ağırdır. Dönemin romanlarında realizmin, şiirinde ise romantizmin etkisi vardır.

DÖNEMİN SANATÇILARI

RECAİZADE MAHMUT EKREM (1847-1914)
Şiir, roman, hikâye, tiyatro, eleştiri, edebî bilgiler türlerinde eserler vermiştir.
Şiirlerinde hüznü ve elemi işlemiştir. Oğlu Nejad’ın ölümü; işli, üzüntülü şiirler yazmasında etkili olmuştur.
Ölümü hatırlatan tabiat manzaraları, hüzünlü duygular, romantik güzellikler, solgun güller, kitap yaprakları arasında kurutulmuş çiçekler, küçük kuşlar onun şiirlerinin konularıdır. ‘Zerreden güneşe kadar her şey şiirin konusu olabilir’ görüşüyle yazmıştır.
Şiirde kulak için kafiye görüşünü savunur.
İlk realist roman yazarıdır. Araba Sevdası adlı romanında bilgisizce batıyı taklit eden Bihruz Bey’in ne hallere düştüğü anlatılır.

Eserleri:
Şiirler:
Nağme-i Seher, Yadigâr-ı Şebab, Pejmürde, Zemzeme (Önsüzünde edebiyat hakkındaki düşünceleri ve edebî eleştirileri vardır.) (Bu esere Muallim Naci “Demdeme” ile karşılık vermiştir.)
Hikaye:Muhsin Bey, Şemsa
Roman: Araba Sevdası
Komedi: Çok Bilen Çok Yanılır
Tiyatro:Afife Anjelik, Vuslat, Atala
Edebî bilgiler.: Talim-i Edebiyat
Eleştiri:Takdir-i Elhan

SAMİPAŞAZADE SEZAİ (1860-1936)

Batılı tarzda hikâyeleri vardır. “Küçük Şeyler” adlı hikâye kitabı kısa hikaye türünün başarılı örneklerindendir.
“Sergüzeşt” adlı romanıyla romantizmden realizme geçişe katkıda bulunmuştur. Romanda, Dilber adındaki esir kızın, çalıştığı evin oğluyla aralarında doğan mutsuz aşkı ve acı sonu anlatır.
Romantik özellikler taşıyan şiirler de yazmıştır.

Eserleri:
Piyes: Şir
Nesir:“İclâl”de, yeğeni İclâl’in ölümü üzerine yazdığı anılar, mektuplar vardır.

ABDÜLHAK HAMİT TARHAN (1852-1937)
Şair-i Azam olarak bilinir.
Batı şiirindeki yenilikleri Türk şiirine uyarlayarak Divan şiirini sonlandıran şair olmuştur.
Romantizmin etkisi altında kalmıştır.
Şiirlerinde zengin bir lirizm vardır. Söyleyişteki tezat onun şiirinin önemli özelliklerindendir. Tezatlar şairidir.
Şiirlerinde ve tiyatrolarında tarihî konular önemli bir yer tutar.
Soyut kavramlar, hayat, tabiat, ölüm, insanlık gibi konuları işlemiştir.
Tiyatroları oynanmak için değil okunmak içindir.
Tiyatrolarında insanların yanında ölüler, ruhlar, hayaletler, periler de rol alır.
Tiyatroda egzotik, tarihî, millî ve dinî konuları işlemiştir.
Oyunlarında Shakespeare’in etkileri görülür.
Dram türünde eserler vermiştir.

Eserleri:
Şiirleri: Sahra, Belde, Makber, Ölü, Bunlar O’dur, Hacle, Bâlâdan Bir Ses, Garam...
Oyunları: İlk tiyatro eseri Macera-yı Aşk’tır. Tarık, Finten, Eşber, Nesteren, Sardanapal,
İlhan, Hakan, Liberte.

NABİZADE NAZIM (1862-1893)

Realizmin ve natüralizmin temsilcisidir.
Romanlarıyla ve hikayeleriyle tanınmıştır.
Karabibik, edebiyatımızda Anadolu konulu ilk hikâyedir. Köy romanı olarak bilinir. Köy hayatı tam bir realizmle yansıtılmıştır.
Zehra, ilk psikolojik roman örneğidir. Eserde tasvir ve tahliller geniş yer tutar.

Eserleri:
Hikâyeleri: Yadigârlarım, Bir Hatıra, Sevda, Haspa
Romanları:Karabibik, Zehra

MUALLİM NACİ (1850-1893)

Eski şiirin savunucusu ve temsilcisidir.
Eski-yeni edebiyat konusunda Recaizade Mahmut Ekrem ile aralarında tartışmalar olmuştur. Muallim Naci göze hitap eden kafiyeyi savunurken, R.M.Ekrem, ‘kafiye kulak içindir’ görüşünü savunmuştur.
Batılı şiir tarzında başarılı şiirler yazmıştır.
Sade bir dil kullanır.
R.M. Ekrem’in ‘Zemzeme’lerine karşılık ‘Demdeme’leri vardır.

Eserleri:
Şiir kitapları: Ateş-pare, Şerare, Fürûzan, Sümbüle Edebî Bilgiler: Islahat-ı Edebiye

8 Ekim 2008 Çarşamba

9C Türk Edebiyatı Ders Notları

METİN – EDEBî METİN

Metin:Bir yazıyı şekil,anlatım ve yazım özellikleriyle oluşturan kelimelerin tamamına metin denir.

Edebî Eser (Edeb Metin); Tanımı ve Özellikleri
İnsanın duygu ve düşüncelerini; özlem ve dileklerini estetik ölçüler içinde anlatan ve okuyucuda güzellik duygusu yaratan dil ürünlerine edebî eser(metin) denir.
Özellikleri
· Edebî eser okuyanı etkilemelidir.
· Anlatımı güzel düşüncesi sağlam ve özlü olmalıdır.
· Konusu;ait olduğu toplumun ve yazıldığı dönemin özelliklerini yansıtmalıdır.
· Eser zamanın süzgecinden geçtikten sonra toplumca anlaşılıp beğenilmelidir.
· Duygu ve düşünceler belli bir edebî türe uygun olarak anlatılmalıdır.
· Eser estetik ölçüler içinde ,belli bir sanat anlayışıyla yazılmalıdır

6 Ekim 2008 Pazartesi

9D DİL VE ANLATIM NOTLARI

1. İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR

1. İLETİŞİM


Duygu, düşünce ve isteklerin yazı, konuşma ve görsel-işitsel akla gelebilecek her türlü araçla aktarılmasına iletişim denir.
İletişimin kurulmasında altı temel öğe kullanılır:
* Kaynak(Gönderici) * Alıcı
* İleti (Mesaj) * Kanal(İletim yolu)
* Bağlam(Ortam) * Dönüt(Geri bildirim)

* Kaynak(Gönderici) : Duygu düşünce ve isteğin aktarılmasında sözü söyleyen kişiye denir.
* Alıcı : İletilen sözü alan kişiye denir.
* İleti (Mesaj) : Gönderici ile alıcı arasında aktarılan duygu,düşünce ya da isteğe denir.
* Kanal(Araç) : Gönderici ile alıcı arasındaki iletinin gönderilme şekline denir.
* Bağlam(Ortam): İletişimin gerçekleştiği yere denir.
* Dönüt(Geri bildirim) :Alıcının göndericiye verdiği tepkiye denir.

İletişim Niçin Gereklidir?
Kişi, sosyal çevrede sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmek için iletişim kurmak zorundadır.
İletişim hayatın vazgeçilmez bir gereğidir.
Ruhsal ve bedensel ihtiyaçlarımızı gidermek için iletişim gereklidir.
Toplumsal yasa vu kuralları sağlıklı bir şekilde işletebilmek için gereklidir.

Gösterge ve Türleri:
Kendi dışında başka bir şeyi gösteren,düşündüren,onun yerini alabilen,kelime,nesne,görünüş ve olgulara gösterge denir.
Türleri:
a) Dil Göstergesi: Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer.
b) Doğal Gösterge: Ülkelerin doğal güzellikleri,yaprakların sararması…
C) Sosyal Gösterge: Trafik ışıkları,görgü kuralları…

İletişim Kurarken Kullanılan Göstergeler
* Dil göstergeleri : Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer.İnsan duygu ve düşüncelerini en iyi şekilde dil ile anlatır. Dille gerçekleştirilen iletişim resim, şekil, işaret ve vücut diliyle yapılan iletişimden daha güçlü ve daha kullanılışlıdır.
* Dil dışı göstergeler : Resim,şekil,işaret,hareket,jest ve mimikler bu gruba girer.

2. İNSAN, İLETİŞİM VE DİL

Dil Nedir?
Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan,kendisine özgü yasaları olan ve ancak bu yasalar çerçevesinde gelişen, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış seslerden örülmüş bir anlaşma sistemidir.

Dilin Önemi ve Özellikleri

* Dil, gelişmiş bir iletişim aracıdır.
* Dil, seslerden oluşmuş bir anlaşma sistemidir.
* Tam anlamıyla anlatma ve anlaşma; seslerden örülü kurallar bütünü olan “dil” ile sağlanır.
* Dil, düşünce ve zekânın bir göstergesidir.
* Dil, canlı bir varlıktır.
* Dil, sosyal bir varlıktır.
* Dil, bir ortaklıktır.

Dilin Millet Hayatındaki Yeri ve Önemi

* Dil birliği, milleti oluşturan özelliklerin başında gelir.
* Bir milletin dili; onun tarihi, dini ve kültürüyle iç içedir.
* Millet için gerekli olan her şey, dilde saklanır.
* Dil; milletin manevî ve kültür değerlerini, millet olabilme özelliklerini bünyesinde sımsıkı muhafaza eder.
* Dil, milleti meydana getiren bireyler arasında ortak duygu ve düşünceler meydana getirir.
* Dil, milletin birlik ve bütünlüğünü sağlayan en güçlü bağdır.



DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI VE TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ

1. DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI

* Bugün yeryüzünde kaç dil konuşulduğu kesin olarak belli değildir. Bununla birlikte yeryüzünde konuşulan dil sayısının ortalama 3000-3500 arasında olduğu tahmin edilmektedir.
* Yeryüzündeki diller, ses sistemi, biçim yapısı ve söz dizimi bakımından bazı yakınlıklar ve benzerlikler gösterir. Diller arasındaki bu yakınlık ve benzerliğe dil aileleleri (dil akraba-lığı) adı verilir.

Yeryüzündeki diller yapı ve köken olmak üzere iki bakımdan incelenir:
A. Yapı Bakımından Dünya Dilleri
1. Tek heceli diller:
* Bu dillerdeki sözcüklerde çekim eki yoktur.
* Sözcükler ek almadan değişime uğramadan kalmaktadır. * Cümle içerisinde sözcükler, bulundukları yere ve başka sözcüklerle yan yana gelme durumuna göre anlam kazanır.
* Yeryüzünde Çince ile Vietnam dili ve bazı Himalaya ve Afrika dilleri ve Avrupa’da Bask dili bu gruba girer.

2. Eklemeli (Bitişken) Diller:
* Bu dillerde bir veya daha çok heceli köklere yapım ve çekim ekleri eklenir.
* Köke getirilen yapım ekleri ile yeni sözcükler, yeni kavramlar türetilir.
* Bu dile en güzel örnek Türkçedir. Ayrıca Altay dilleri, (Moğolca, Mancu- Tunguz) küçük ayrımlarla Japonca; Ural dilleri (Fince, Macarca, Samoyetçe) ile bazı Asya ve Afrika dilleri bu gruba girer.

3. Çekimli (Bükümlü) Diller:
* Büküm, sözcüğün çekimi sırasında kökün özellikle kökteki ünlünün değişmesidir.
* Çekim sırasında görülen değişikliklerle yeni sözcükler ve kavramlar ortaya çıkar.
* Hint- Avrupa dilleri (Almanca, Farsca, Fransızca, Hintçe) ile Arapça çekimli dil grubuna girer.

B. Köken Bakımından Dünya Dilleri
1. Hint - Avrupa Dilleri Ailesi
a. Asya Kolu: Hintçe, Farsça, Ermenice
b. Avrupa kolu:
* Germen (Cermen) Dilleri: Almanca, İngilizce, Felemenkçe (Hollanda’da ve Belçika’nın bir kısmında kullanılan dil).
* Romen Dilleri: Latince, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca
* İslav Dilleri: Rusça, Sırpça, Lehçe (Lehistan bölgesinde kullanılan dil).
2. Hami-Sami Dilleri Ailesi: Akatça, Arapça, İbranice
3. Bantu Dilleri Ailesi: Orta ve Güney Afrika’da yaşayan Bantuların dilleri bu gruba girer.
4. Çin Dilleri Ailesi: Çince ve Tibetçe bu ailedendir.
5. Ural- Altay Dilleri Ailesi:
a. Ural Kolu: Fince, Macarca,Estonca
b. Altay Kolu: Türkçe, Moğolca, Mançuca

“ Türkçe dünya dilleri arasında yapı bakımından sondan eklemeli dil grubuna girer. Köken bakımından ise Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna bağlıdır.”

OKUMA PROJELERİ


9C TÜRK EDEBİYATI

Ayşe Kulin-Köprü

9D DİL VE ANLATIM

Oğuz Atay-Bir Bilim Adamının Romanı

11TMC TÜRK EDEBİYATI

1.seçenek
Shakespeare-Macbeth
Abdülhak Hamit Tarhan-Finten

2.seçenek
Shakespeare-Romeo ve Juliet
Namık Kemal-Zavallı Çocuk

Zorunlu Kitaplar:
Şinasi-Şair Evlenmesi
Namık Kemal-Zavallı Çocuk

11TMB DİL VE ANLATIM

Erendiz Atasü-Kadınlar da Vardır
Goethe-Genç Werther'in Acıları (Mektup türü kapsamında)

12 TS TÜRK EDEBİYATI

Sabahattin Ali-Bütün Öyküleri